5 Eylül 2009 Cumartesi

Bacheha-Ye aseman (Children Of Heaven) 1997



"Fıtrat diliyle yapılacak filmler bütün insanlığın gönüllerini fethede
decektir" diyor filmin yönetmeni Majid Majidi. Kendisinin de fıtrat; yani karakter ağırlıklı sinemasıyla gönülleri (en azından benimkini) fethettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.



Tahran doğumlu yönetmenin ve İran sinemasının en beğenilen filmlerinden biri olan Bacheha-Ye aseman, iki kardeşin ve bir çift ayakkabının hikayesi... Ali; kız kardeşi Zehra'nın ayakkabılarını tamirciden alıp eve götürürken kaybeder. İran'ın gecekondu bölgesinde yaşayan ailenin bırakın yeni ayakkabılar almayı; kiralarını dahi verecek durumları yoktur. Henüz ilkokul çağında olmasına rağmen iki kardeş durumun farkındadır ve hem ailelerine yük olmamak hem de babalarından gelecek cezadan korktukları için bu durumu aralarında sır olarak tutmaya karar verirler. Ali'nin spor ayakkabılarını dönüşümlü olarak kullanmaya başlayan küçük kardeşler artık okula yetişebilmek için ekstra çaba harcamak zorundadırlar.

Bu sade hikayeyle başlayan film yine bir o kadar duru şekilde devam ediyor. Ancak uyandırdığı hissiyat bakımından aynı sadelikte olduğunu söylemek zor. Keza küçük kardeşlerin çırpınışlarını izlerken büyük duygusal patlamalar yaşamamanız neredeyse imkansız.

Dedik ya fıtrat dili diye; filmi izlerken minimalist yaklaşımlara, davranış biçimlerindeki hassasiyete kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki ortalama bir Holywood filminde karşılaşacağınız aksiyonun binde biri kadar bir hareketlilik esnasında nefesinizi tutuyorsunuz. Kendinizi karakterlerle özdeşleştirmek yerine onlara duyduğunuz yoğun sempati ve sevgi sizi bu hissiyata mecbur kılıyor. Film iki kardeşin, bir çift ayakkabının ve yoksulluğun da hikayesi aynı zamanda... Ama özellikle son zamanlarda Türk sinemasında da popülist örneklerine rastladığımız gibi duyguların arabesk biçimde sömürülmesi şeklinde değil; tamamen edebi bir akıcılıkla ve tamamen sanatsal estetik duyguları tatmin ederek işliyor konuyu. Kapı komşumuz olmasına rağmen çoğumuz için "kara bir perde" gibi görünen İran'ın gettolarındaki yaşama tanık olurken; aynı zamanda metropoldeki inanılmaz hayatın bu gettolardan nasıl milyonlarca kilometre uzaktaymış gibi durduğuna şahit oluyoruz.

Film çocuk oyuncularla bu tür filmlerin çekilebilmesinin yarattığı zorlukları ustalıkla aşmış vaziyette. Ali ve Zehra rollerindeki çocuk oyuncular; Amir Farrokh Hashemian ve Bahare Seddigi henüz yaşları çok küçük olmasına rağmen oldukça iyi bir oyunculuk sergilemişler.


En iyi yabancı film dalında oscar adayı olmuş film; izledikten sonra hafif acı bir gülümsemeyle başbaşa bırakıyor sizi. Kurduğumuz sistemin dünyanın heryerinde; hayatı elinden alınmış masum çocuklar bıraktığını yüzümüze o kadar duru şekilde vuruyor ki yarattığı hissiyat uzun süre gırtalğınızda kocaman bir yumruk olarak kalıyor.

Çok yakınında bulunan farklı bir dünyayı görmek isteyenlerin oldukça zevk alacağı bir film...

8 / 10


http://www.imdb.com/title/tt0118849/

1 yorum: